Bu blog sayfasını açalı yaklaşık beş yıl olmuş.Sevgili kardeşim Sarpdağ'ın bizi ziyaret ettiği bir haftasonu Onun yardımıyla açmıştık hatırladığım kadarıyla. Dile kolay beş yıl...Doruğum 10 yaşını doldurup 11'ine bastı bile 2 ay önce. Ne yemekler pişti, ne denemeler yapıldı ve ne sofralar kuruldu. Ama işte bir türlü organize olamadım ve bu blogu ayağa kaldıramadım. Zaman zaman yaptıklarımın ya da seyahatlerde yediklerimizin fotolarını çekmeme rağmen. Buna rağmen hep gözlemledim, çok sayıda blogu takip ettim vs. vs...
Bahaneler, bahaneler, bahaneler...
Erteledim, erteledim, erteledim...
Eee artık geldiler yavaştan yavaştan başla ya dedim bu gece ansızın kendime. Oğlum öğlenci, geceler benim ne de olsa.
Belki birçok kişi hemen hemen aynı tarifleri pek çok kez uygulamış ve yayınlamış olabilir bloglarında ama yine de herkesin yaptıklarının ardındaki hikayeler, paylaşımlar farklı ne de olsa. Özellikle de bloglarını düzenli güncelleyen arkadaşlara gerçekten hayranım. Ben de sırf kendimi ifade etmek, kendi usulümde paylaşmak için buradayım artık. Fark edilir miyim, takip edenim olur mu bilmem artık ama yemek tarifleri, kitap, seyahat ne gelirse dil ucuna mı desem parmak ucuna mı paylaşmaya varım.
Annemin sık tekrarladığım bir lafı vardır hatta rahmetli anneannemin olsa gerek '' Kabı ayrı olanın tadı ayrı olur'' diye. Akşam yemeğimiz eşimin işyerindeki öğle yemeğiyle çakıştığı zaman -ki bu durum genellikle kusufasulye, nohut ya da tavuk için geçerli- bu söze bir atıfta bulunuyorum ister istemez :)
Hayırlı olsun Sedacım :)))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder